top of page
background.jpg

Ağustos 2022

2025 Siber Güvenlik Almanağı: Kırılan Fay Hatları ve Yeni Savunma Doktrini

  • kivanch
  • 10 saat önce
  • 2 dakikada okunur

2025, statik savunma doktrinlerinin iflas ettiği, siber saldırıların "teknik bir aksaklık" olmaktan çıkıp "varoluşsal bir kriz" haline geldiği bir kırılma noktası olarak tarihe geçti. Yapay zekanın (AI) otonom bir saldırı vektörüne dönüştüğü ve "güven" kavramının React2Shell gibi zafiyetlerle matematiksel olarak çürütüldüğü bu yıl, Zero Trust (Sıfır Güven) mimarisinin bir tercih değil, hayatta kalma şartı olduğunu acı tecrübelerle kanıtladı. İşte modern siber savaşın kurallarının yeniden yazıldığı 2025 yılına damgasını vuran 4 stratejik olay:


  1. Altyapısal Çöküş: React2Shell (CVE-2025-55182)

    Yılın son çeyreğinde, modern web ekosisteminin çekirdeği olan React Sunucu Bileşenleri'nde keşfedilen ve CVSS skoru 10.0 olan zafiyet, dijital dünyada şok etkisi yarattı. Bulut ortamlarının %39'unu savunmasız bırakan bu "unauthenticated RCE" (kimlik doğrulamasız uzaktan kod yürütme) açığı, saldırganların WAF katmanlarını aşarak sunucuları tek bir HTTP isteğiyle ele geçirmesine olanak tanıdı. Bu durum, klasik yama yönetiminin artık yetersiz kaldığını; "sanal yamalama" ve davranışsal analiz teknolojilerinin web güvenliğinin yeni standardı olması gerektiğini gösterdi.


ree
  1. "On-Prem" Kalesinin Düşüşü: SharePoint ToolShell

    Temmuz ayında patlak veren ToolShell saldırı zinciri, "Şirket içi (on-prem) sunucular buluttan daha güvenlidir" mitini yerle bir etti. Saldırganların SharePoint sunucularındaki mantıksal hataları zincirleyerek kriptografik anahtarları (MachineKey) çalması ve kalıcı arka kapılar yerleştirmesi, Çin destekli grupların iç ağlarda ne kadar derine inebileceğini gösterdi. Bu kriz, iç ağ güvenliğinin en az çevre güvenliği kadar kritik olduğunu ve ağ içi yatay hareketin (lateral movement) engellenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.


  2. Hibrit Savaşın Yeni Cephesi: Kuzey Kore'nin "Gölge" Ordusu

    Kuzey Koreli tehdit aktörleri, operasyonel odağını ABD'den Avrupa'ya kaydırarak savunma ve havacılık sektörlerini hedef aldı. Kurdukları "Laptop Çiftlikleri" ve çalıntı kimliklerle şirketlere uzaktan çalışan olarak sızan bu ajanlar, sadece gelir elde etmekle kalmayıp askeri teknolojileri ve fikri mülkiyetleri sızdırdı. Bu sinsi tehdit, İnsan Kaynakları süreçlerinin artık teknik bir güvenlik protokolü olarak ele alınmasını ve işe alımlarda fiziksel kimlik doğrulamasının şart olduğunu ortaya koydu.


  3. VPN Teknolojisinin İflası ve Zero Trust Dönemi

    2025, eski nesil VPN teknolojilerinin "güvenlik açığı" olarak tescillendiği yıl oldu. Raporlar, VPN kullanan şirketlerin %90'ının güvenlik ihlalleriyle boğuştuğunu ortaya koyarken, kimlik tabanlı saldırıların artması köklü bir değişimi zorunlu kıldı. Ağa erişen herkese güvenen VPN modelinin terk edilmesi, "Asla güvenme, sürekli doğrula" prensibine dayalı Kimlik Odaklı Güvenlik (Identity-Centric Security) mimarisine geçişi hızlandırdı.


    Sonuç ve 2026 Vizyonu


    2025'in kaotik tablosu, siber güvenliğin artık bir BT problemi değil, bir iş sürekliliği meselesi olduğunu kanıtlamıştır. 2026'ya girerken organizasyonların odaklanması gereken tek gerçek; sistemlerine "kimin" girdiğini değil, içeride "ne yaptığını" sürekli doğrulayan dirençli ve şüpheci bir yapı kurmaktır.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page